Artemis'in Güncesi

Yayımcı: DC Comics

İlk görünüm: Detective Comics #38

Nightwing olarak ilk görünüm: Tales of the Teen Titans #44

Yaratıcı: Bon Kane ve Bill Finger

Tam Adı: Richard John ‘’Dick’’ Grayson/Wayne

Karakter adları: Robin, Nightwing, Batman, Ajan 37

Lakapları: The Boy Wonder, Dünya’nın En İyi Akrobatı

Öncelikle açıklama yapmak istiyorum ki, bu yazıyı Turkish Comics'de paylaştım, fakat kendi bloğumda da yayınlamak istedim.

Konuya dönecek olursak her ne kadar sinematik evrende görememiş olsak da kendisini, Batfamily denince akla gelen ilk karakterlerden biri elbetteki Dick. Bu durumda Batman tarihindeki ilk Robin olmasının katkısı ise epey büyük. Öncelikle Dick’in orijin hikayesiyle başlamak istiyorum.

Dick, bir Grayson olarak ‘’Flying Graysons’’ isimli akrobat bir ailenin en küçük oğludur. Aile Büyük Haly Sirki’nin ünlü şov gruplarından biridir. Dick gerçekten güzel ve eğlenceli bir hayat sürmektedir fakat bu durum uzun süre geçerli olmaz. Sirk turne sırasında Gotham’a gelir, burada uzun süre kalırlar. Bu durum üzerine Zucco sirki haraca bağlamak ister. Sirk sahibi bu teklifi kabul etmeyince ‘’Sen misin kabul etmeyen?’’ diyen Zucco, Graysonların şovunu sabote eder. Bu sırada 6-8 yaşlarında olan Dick (yaşı hakkında farklı kaynaklarda farklı yaşlar söylense de bu aralıkta olduğu biliniyor.) aileden hayatta kalan tek kişi olur. Dick olay mahalini inceleyerek ailesinin ölümünün şokunu yaşarken Batman de inceleme yapmak için oraya gelir ve Dick’i görür. Bruce’un ailesi konusundaki hassasiyetini ‘’Martha’’ olayından artık herkesin öğrendiği üzere, burada da über hassaslığını konuşturur ve Dick ile arasında bir bağ hissederek onu önce Bruce Wayne kimliği ile koruma altına almış daha sonra ise evlat edinir.

Dick Bruce ile yaşamaya başlar fakat bir gün Bruce Dick’e Batman kimliğini açıklamaya karar verir. Zaten az çok bu durumdan şüphelenen Dick, ailesinin intikamını istediğini söyler. Bu küçük akrobat çocuğun içindeki tutkuyu gören Bruce, onu eğitmeye başlar. Böylelikle Dick Grayson, Batman tarihinin ilk Robin’i olur.

Robin olarak çok sevilen ve uzun süre Robin olarak kalan Dick, Two-Face tarafından kaçırıldığında psikolojik olarak çöküş yaşamış ve bir süre Batman’den uzaklaşmıştır. Fakat geri dönmüş, döndüğündeyse daha güçlü ve istekli hale gelmiştir. Ayrıca Hudson Üniversitesi’nde Hukuk eğitimi almış, suçla savaşı farklı bir boyuta da taşımıştır.

İlerleyen zamanlardaysa side-kick akımı başlar ve Aquaman, Flash, Wonder Woman gibi karakterlere de side-kick karakterleri yaratılır, daha sonra bu genç karakterlerden bir ‘’Teen Titans’’ grubu oluşturulur. Oldukça sevilen bu ekibin liderliğini uzun süre Robin yapar ve ‘’Teen Titans’’ ekibi en az Justice League kadar sevilir.

Zamanla kendini daha da geliştiren Dick’e Robin olmak yeterli gelmemeye başlar. Bruce ile bu konuda konuştuğunda Bruce da artık kendi ayakları üzerinde durabileceğini fakat Robin kimliğini bırakması gerektiğini söyler. Bu durumda Robin kimliği dışında hangi kimlikle yoluna devam edeceğini düşünen Dick kendini Superman’in yanında bulur. Hikayesini ona anlatır ve Superman ona kendi gezegenindeki Nightwing isimli bir kahramandan söz eder. Karakter bir bakıma Kandor şehrinin Batman’idir. Karakterin hikayesinden etkilenen Dick, yoluna Nightwing olarak devam eder.

Fakat her zaman bizim için en iyi Robin olarak kalacaktır.

Uzun süreli bir sessizlikten sonra geri döndüm ve bir incelemeyle karşınızdayım. Evet, Y: Son Erkek.

Seri 10 ciltten oluşuyor, Çizgi Düşler tarafından Türkçeleştirildi.

Öncelikle şunu söylemem gerekiyor ki, bu yazıyı okuduktan sonra bu seriye başlama kararı alacaksanız, tek cilt sakın almayın, çünkü bittiğinde ikincisine geçmezseniz sinir bozucu oluyor, benden söylemesi.

Konuya gelecek olursak, hikaye bize ''Dünya'da tek bir erkek kalsaydı ne olurdu?'' sorusunu soruyor. Şahsen ben erkek arkadaş ortamı daha geniş olan biriyim, gerek kafa yapımdan gerek zevklerimden gerek de sosyal becerilerimin düşüklüğünden dolayı. Ve bu erkek ağırlıklı ortamlarda mutlaka en az bir kez konuşulan bir geyik vardır. ''Yaşayan son erkek olmak.'' Yazıyı okuyan erkek arkadaşlar bu durumda kafalarda oluşan görüntüyü zaten biliyor ben kadın okuyucular için açıklayayım; hepsi bütün kadınların onlarla sevişmek isteyeceğini zanneden yüksek libidolu hayaller kuruyor. Fakat Y: Son Erkek, bize olayların hiç de öyle olmayacağını çok güzel bir şekilde anlatıyor. Hikayenin akışı, bağlanışı ve karakter derinlikleri gerçekten muazzam ve konu gerçekten iyi işlenmiş.

Şimdi diyorsunuz ki, ''Niye son erkek kalmış, diğerlerine ne oldu?'' Açıklayayım: Dünyada nerden çıktığı belirsiz bir salgın oluşuyor ve bum! Tüm xy kromozomlu memeliler, evet hayvanlar da dahil, ölüyor. Ama ilginçtir ki salgın sırasında Avustralya'daki sevgilisine evlenme teklif etmek üzere olan Yorick Brown ve maymunu Ampersand, ölmüyor. Bir ablamız ''Bütün erkekler öldü.'' diyip tramvayı kaldıramıyor ve kafasına sıkıyor, bir grup abla ''Doğa ana erkekleri burada istemiyordu.'' diye olayı açıklayıp feminazi, hatta amazon olarak takılıyorlar falan. Çok ilginç şeyler oluyor. Tabii bu sırada Yorick ''Ne salaklık yapsam da başımı belaya soksam?'' diye oradan oraya gidiyor. Böyle anlatınca çok ''meh'' duruyor biliyorum ama vallahi yazarımız Brian K. Vaughan öyle güzel yazmış ki, hiç de meh falan demiyorsunuz. Üzerine bir de Pia Guerra'nın harika çizgileri eklenince, çok güzel bir sonuç ortaya çıkıyor.

Ek olarak, ana hikayenin yanında karakter gelişimleri, aile ilişkileri, Yorick'in tavırları vs. o kadar güzel ve yerinde işlenmiş ki, bir şeylerin sizi rahatsız etmesi imkansız.

Yani arkadaşlar, gerçekten tereddütsüz almanız gerektiğini düşündüğüm cidden iyi bir seriden söz ediyoruz, okuyun ve de okutun!

Mott, Kuzey Kaliforniya'lı bir yazar. Kendisi Kurgu dalında bir BFA ödülü, şiir dalında ise MFA ödülüne sahip.

Şiir ve yazıları çeşitli gazete ve dergilerde yayınlandı.

2009 da Pushcart Prize ödülüne aday gösterildi ve Entertainment Weekly onu "New Hollywood: Next Wave" listesinde ilk onu aldı.

İki şiir koleksiyonuna sahip: ''Aramızdaki Bu Şeye Aşk Diyoruz'' ve ''Arkama Saklan''

Geri Dönenler, 13'den fazla dile çevirildi ve New York Times Çoksatanı oldu. Geri Dönenler yazarın ilk romanı ve şuan ABC'de ''Resurrection'' isimli bir televizyon dizisine uyarlanmış bir biçimde yayınlanıyor.

The Wonder of All Things ise yazarın ikinci romanı. Kitap Ocak 2014'de yayınlandı.

YORUM

Öncelikle herkese merhaba, yeni bir blog tur ile karşınızdayız! Bu turdaki kitabımız ise ''Geri Dönenler''

Kitap eline ulaşan ilk Olimposluydum diye biliyorum, yanılmıyorsam. Kitap elimde biraz dolandı çünkü sınav haftamın en ağır dönemine denk geldi fakat bir şekilde tamamladım.

Kitabın kurgusu oldukça ilginç, küçük bir kasabada geçiyor olmasına rağmen ciddi olaylara şahit oluyorsunuz. Yaşlı bir çift, neredeyse 30-40 yıl önce ölen 8 yaşındaki oğullarının kapılarında belirmesiyle hayatlarını değiştiriyorlar. Tüm kasaba halkıysa bunu hazmetmeye çalışıyor, dünyanın geri kalanı gibi. Çünkü Dünyanın her yerinde ölen insanlar yeniden hayata dönüyorlar. Bunun için bir büro açılıyor ve bu insanlar evlerine yollanmaya başlıyor. Kitabın ilk sayfalarından itibaren The Walking Dead'a saracak diye bekliyorsunuz, en azından ben bekledim ama hayır, sarmadı. Yine de beni kesinlikle tatmin etti. Biraz dindar ve dinsiz farklı insanların bu duruma bakış açılarını yansıtmak istemiş yazar. Bir grup onları tanrının bir hediyesi olarak görürken bir grup onları dışlıyor vs. vs. Karakterimizin tek derdi ise anne ve babasıyla biraz zaman geçirmek.

Ben kesinlikle kitabı okurken oldukça etkilendim, biraz ağır ilerleyen bir kitap olmasına rağmen. Bu biraz da 3. bakış açısıyla yazılmış olmasıyla alakalı olabilir çünkü Şahıs bakış açısıyla yazılan kitaplar gözümde daha akıcı oluyor nedense, belki karakterin yerine geçebilmek daha kolay olduğu içindir, bilemiyorum. Ama kitabı okurken bunda da zorluk çekmedim zaten birden fazla karakterin hatta onlarca karakterin hayatını görüyorsunuz okurken. Kitap sanırım beni her açıdan tatmin etti.

Puanım;

Herkese selam *-*

8.Tur kitabımız olan Gecenin Hakimleri için bugün yorum sırası bende!
Öncelikle kitabı okumadan önce biraz tedirgindim çünkü Vampir Günlükleri'nden beri yani 4-5 yıldır vampir romanı okumuyordum. Zaten okuduğum tek vampir serisi de TVD. Neyse. Ama gerçekten Samantha Moon benim için bambaşka bir vampir oldu. Spoiler vermeden bir yorum yazmam çok zor çünkü inanın sürekli ''ŞU SAHNE CİDDEN ÇOK İYİ DEĞİL MİYDİ?'' falan diyesim geliyor. Vampir kitabından ziyade biraz gizem havası var çünkü ortada bir suç var ve çözmeye çalışıyorsunuz. Kısaca anlatmak gerekirse, Bayan Moon, normalde Federal Ajan fakat saldırıya uğrayıp vampir olunca geceleri çalışan bir özel dedektif oluyor. Kitaptaki vakası ise, bir savunma avukatı kafasından (sanırımi sayıdan emin değilim) 6 kez vuruluyor ve ölmüyor. Adamı kimin vurduğunu bulması gerek. E vampir kitabı olunca bir okur adamın durumu öğrenir öğrenmez adamın doğaüstü bir şey olduğunu da tahmin edebiliyor. Öyle de oluyor zaten bu spoiler sayılmaz sanırım :D
Daha sonra soruya cevap arıyor, bir yandan da hayatına devam ediyor ki günlük hayatını sevdim özellikle boks öğretmenine bayıldım. Biraz değişik bir kadın anlayacağınız Samantha. Sürekli sorguluyor onu hayatta tutanın ne olduğunu, kitap boyunca sürekli iç dünyasını görüyorsunuz ki bu bence iyi bir şey, Teen Fic bir romanda bırakın iç dünya görmeyi düşüncelerini bile göremiyoruz bu günlerde, malumunuz.

Ve bir de şey, yazar erkek ama bir kadının ağzından yazmış ki çok da başarılı olmuş gram tuhaflık hissetmedim gerçekten. Sadece sonu çok hızlı bağlandı kitabın bu benim için biraz üzücü oldu ama seri olduğu için çok da takmadım bu duruma. Çünkü olay gelişiyor gelişiyor. 200-300 sayfa boyunca giriş gelişme gidiyor son 5-10 sayfa çözüyorlar. Hani sadece davayı değil, romandaki her şey o sayfada çözülüyor. Avcı kim, Avukatı vuran kim, niye vurdu, Avukat Kingsley ile arasında ne var, sanal arkadaşı hakkında ne düşünüyor, kocasıyla ne olacak vs. vs. her şey aniden sonlandı. Yine de kitabı gerçekten sevdim, vampirlerden nefret etmediğiniz sürece okumanız için bir engel yok hatta kesinlikle okuyun derim!

Artemis'in Güncesi

Tanıtım

Popular Posts

Instagram